29 Aralık 2014 Pazartesi

Verimli bir seneydi

2002 yılının Eylül ayında amcam benim için yeni bir cephe açtı :

İyi güzel de senede kaç kitap okuyorsun ?  Bunu not alsana. Hatta kaç sayfa okuduğunu da ay ay yaz, hızını gör...

Kayıt tutmaya başladım.

Çocukluk yıllarımda Baskan, Milliyet, Koza ve Armağan yayınlarının kitaplarını büyük bir iştahla okurdum. Gizli Yediler, Afacan beşler serisi en favorilerimdi. Ortaokul yıllarımda kütüphanemde yer açabilmek için onları satmam en affetmediğim hatamdır...

Babamın evde bir odayı kütüphane ve çalışma odası olarak kullanması büyük bir şanstı. Çok küçük yaşta babamın kütüphanesindeki tarih ve siyaset üzerine kitapları okumaya başladım. Haliyle çok az şeyi kavrar bol bol soru sorardım. Okuldaysa edebiyat dersleri de diğer dersler gibi hiç ilgimi çekmezdi. Bir tek Sait Faik kitaplarını zevk alarak okuduğumu hatırlıyorum. Lise son sınıfta aşk acısıyla şiir okurken ve tuhaf şekilde keyif alırken Ümit Yaşar Oğuzcan'ı okudum ve diğer tüm şiir kitaplarını bir köşeye attım. Kim söylemişti hatırlamıyorum ama ya şiir seversin ya Ümit Yaşar Oğuzcan sözünü çok sevmiştim.

Üniversite yıllarında üniversite kütüphanesi en sevdiğim mekanlardan biriydi. Genellikle pazarlama ve reklam üzerine kitapları tercih ederdim. Bir de dergi arşivinde vakit geçirir yabancı dergileri ilanlarına kadar okurdum. Sanırım 3.sınıftayken kütüphanede bir gazete arşivi açıldı ve ben günlerimi  Fenerbahçe maçlarını bulup anı tazeleyerek geçirirdim.

Siyaset ve tarihin yanında Orhan Pamuk, Truman Capote, Yaşar Kemal, Füruzan okuyarak edebiyat okumaya başladım. Ankara Kızılay'daki kitapçılarda bilhassa Dost Kitabevi'nde kitap karıştırmak zamanı durdururdu.

Ancak İstanbul'a taşınınca ve Beyoğlu'ndaki kitapçıları görünce hayatım değişti. Her gece yatmadan kitap okurken, artık başka zamanlarda da okumaya başladım.

2002 yılındaki o ana gelene kadar ne okudum, ne kadar okudum tahmin edemiyorum.

Ne zaman kayıt tutmaya başladım, kendimle de bir yarışa girdim. Daha çok okumak için her fırsatı değerlendirdim. Gerginliğimin Ergin Ataman boyutlarında olduğu uçak yolculukları hariç her yolculuk (İstanbul içi vapur, deniz otobüsü, tramvay dahil ) benim için bir fırsat oldu. Bir tek tren yolculuklarında çevremi seyretmekten zevk aldığım için vaktimin ancak yarısını ayırdım.

Her tatil benim için kaleciyle karşıya kalmış gibi bir durum oluşturdu. Güneşin altında yatmak yerine otel lobileri, gölge ağaç dipleri, hatta klimalı odalar benim için skora gidilecek noktalar oldu... Deniz kenarında kitap okurken sayfaları ıslatmamaya dikkat ettim.

İstanbul içinde çok sık toplantılara gittiğim ( bugüne kadar hiç geç kalmadım ) dönemlerde çantamda hafif bir okuma kitabı oldu. "Erkan beyin toplantısı devam ediyor, Füsun Hanım dışarıdalar az sonra giriş yapacaklar " gibi sekretersel sözler bittikten 30 saniye sonra kitabımı açtım.

Sahaflardan, gittigidiyor ve nadirkitap'tan çok kitap aldım. Kitaba para harcarken ölçüyü zaman zaman kaçırdım. Özellikle futbol arşivim için olan dergi ve kitaplarda...

2002 yılından sonra bitirdiğim her kitabı ve sayfa sayısını not ettim. Her ay bir önceki senedeki aynı ayı geçmeye çalıştım. Bir ayın son günü 400 sayfalık bir kitabın 300 sayfasını bitirmiş olsam da onu o aya yazmadım ( tam bu noktada benimle benzer bir şekilde okuduklarını detaylı not alan Alper Almelek ile Büyükada'daki sohbetlerimde onun da benzer bir yöntem izlediğini öğrendim, beraber bu kuralımıza güldük ) Yarıda bıraktığım kitapları listeye adet veya sayfa sayısı olarak almadım.

Bir süre sonra okuduğum kitaplara 10 üzerinden oy vermeye başladım. Oy verirken, sanki bir gün eve bir müfettiş gelip "nasıl olur da Zülfü Livaneli'nin falanca kitabı ile Nick Hornby'nin filancası aynı oyu aldı, açıklayınız" diyecekmiş gibi dikkat ettim. 2008 yılında her kitap için bir cümle yazmaya, geçen yıldan beri de bazıları üzerine bir kaç paragraf yazmaya başladım.

Kitap tavsiyesi aldığım kişileri, tavsiye ettikleri ile birlikte not aldım. Kime güvenip kime güvenemeyeceğime böyle karar verdim. Tarzlar çok farklı olabiliyor.

Geçen yıl 31 Aralık günü biterken rekorum olan 2003'deki kitap sayısı rakamımı yakaladım ancak sayfa sayımın 400 yaprak gerisinde kaldım...

Bu yıl takvim bitmeden hem sayfa hem kitap adedi rekorumu kırdım ! Önümüzdeki sene rekoru kırmak daha zorlu olacak.

Hayır, kaç sayfa veya adet okuduğuma dair rakam söylemeyeceğim. Ancak bazı tavsiyelerde de bulunacağım.

Bu yıl tanıştığım Anne Tyler'dan çok çok etkilendim. 3 Kitabını okudum. Türkçe yayınlanmış 1 kitabı daha varmış sipariş listemde.

Geçen yıl Trevanian'ı okuduğumda çok geç kaldığım için üzülmüştüm. Bu yıl külliyatını temizledim.

Füruzan ve Nazlı Eray konusunu belki uzun yazarım (itiraf edeyim Nazlı Eray ile de geç tanışmışım ) Füruzan'ı yeniden okumak güzeldi.

Orhan Bahtiyar, Nicholas Shakespeare, John Verdon bu yıl tanışıp çok beğendiklerimden.

İlk defa Elif Şafak (Bit Palas) okudum, berbat bulacağımı düşünmüştüm, beğendim. Murakami kitaplarından daha iyi performans bekliyordum. Glenn Meade, Son Tanık'ı ilk kitabı olarak yazmış olsaydı nefis derdim ama başyapıtlarının yanında sönük kaldı.

Bu yılın ilk 6'sına geçmeden önce sene içinde çok etkilendiğim diğer kitapları da yazmak isterim.

Aile Çay Bahçesi- Yekta Kopan, Havaalanında Bir Hafta-Alain de Botton, Beyoğlunda Gezersin-Nazlı Eray, Geyikli Park-Sunay Akın, Gözlerini sımsıkı kapat-John Verdon, Denizin Hikayesi- Dilek Neşe Açıker, Elohim'in Çocukları-Orhan Bahtiyar, Liderliğe İnanmak -Mehmet Özel Yıldırım, Boşuna Bir Hayat -Anne Tyler , Amatör Evlilik -Anne Tyler, Papazın Kızı-George Orwell

Şeref listesine gelince:

6
5
4
3

2

1
2014'de hayatıma giren kitaplara, kitap tavsiyelerinde bulunanlara, hediye kitap getirenlere, Kuru Kahveci Mehmet Efendi ve Starbucks'a teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder